Öncelikle olarak bu konudaki üzüntülerini ifade eden Bozbey, Türkiye’nin iş güvenliğinde ceza uygulamayan ülkelerin başında geldiğini söyledi. Etkin ve kalıcı düzenlemelerinin şart olduğunu kaydeden Bozbey şöyle dedi: “Hepimizin başı sağ olsun, tüm insanlığın başı sağ olsun. Orada kaybedilen vatandaşlarımız bizim insanımız bizim vatandaşımız. Acımız çok büyük, yüreğimiz yanıyor, sözlerimiz dağlandı söyleyecek bir şey de yok ama bunların unutulmaması gerekiyor. Bunların mutlak suretle sorumluların da cezalandırılması gerekiyor. Çünkü Türkiye maalesef cezalandırma yapmayan ülkelerin başında geliyor. Avrupa’da özellikle bu tür cezaların ne denli fazla olduğunu, güçlü olduğunu biliyoruz. Ama bunun yanında alınan önlemlerin de sürekli olarak periyodik olarak takip edildiğini de biliyoruz. Özellikle de cezaların da uymayanlar açısından yüksek olduğunu da biliyoruz. Ama ülkemizde maalesef tedbirsizliğin, önlem alınmayışının, dikkatsizliğin, ‘İnsanımıza bir şey olmaz’ varsayımının getirdiği sonuçlar maalesef sadece canların kaybolmasına neden olmuyor, kalan ailelerin de yıllarca acı çekmesine babasız anasız kalan yetim kalan çocukların olmasına neden oluyor. Onun için toplum olarak bundan sonra mutlak suretle insanı dikkate almayanlar için ‘Önce insan’ demeyenler için bu bir ders olmalı. İnanıyoruz ki bundan sonra başka bir sayfa açılır ve Türkiye’de bu tür kazalar değil hiçbir iş kazasının olmadığı bir dönem olur”
Bozbey, iş kazalarıyla ilgili ölçümler bulunmadığına dikkat çekerek, bunun da önümüzdeki süreçte gündeme gelmesini istedi. Başkan Bozbey “Halen daha ülkemizde iş kazalarıyla ilgili bir ölçüm yok ya da iş yerinden kaynaklı rahatsızlıklarla, hastalıklarla ilgili bir ölçüm yok. Bilinmiyor, takip edilmiyor ama ne hazindir ki sadece bu tür olaylardan değil çalışma ortamından kaynaklı bir çok hastalığında olduğunu biliyoruz. Bunların da mutlak suretle gündeme gelmesi gerekiyor.” dedi.
Mustafa Bozbey bir gazetecinin “Denetimler yerel yönetimlere devredilmeli mi?” şeklindeki sorusunu da yanıtladı. Bozbey öncelikli olarak bu konudaki kaosun bitirilmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu: “ Yerele verilecekse yerel yapmalı genele verilecekse genel yapmalı. Ama bizim yasalarımızda öyle bir karışıklıklar mevcut ki, yani bir konuya bakıyorsun yerel de karışıyor genel de karışıyor. Yerel genele genel yerele atıyor. Bunların netleşmesi lazım. Eğer yerele verilecekse bu görev, yerel bu işi fevkalade iyi yapar diye düşünüyorum. Etkin önlemleri aldırır, aldırmak zorunda. Yoksa can kaybı yaşandıktan sonra ‘Tüh’ demenin hiçbir anlamı yok. Bugün Avrupa’ya çıktığınızda ilerlemiş toplumlara gittiğinizde orada görmüş olduğunuz güvenlik önlemlerini gördüğünüzde inanın ‘Niye bizde yok?’ diyorsunuz. ‘Bizim insanımız insan değil mi?’diyorsunuz. Bunları almak zorundasınız yapmak zorundasınız. Daha önce Nilüfer Belediyesi özellikle inşaatlar konusunda güvenlik önlemleri konusunda hassasiyetini dile getirdi. Meclisten geçirdik ama bir yerlerden geri döndü. Yani bunların uygulanması lazım. Yerel yönetimlere bu tür yetkilerin aktarılması gerekiyor. Hatta meclis tarafından da meclisin görevleri haline getirilmesi gerekiyor. Biz Nilüfer bazında farklı bir meclis kararı alıp uygulayabilmeliyiz. Bizi diğer ilçeler bağlamayabilir. Biz bu insanları düşünüyorsak, burada yaşayan insanları düşünüyorsak meclisimize getiririz, tartışırız, mahalle komiteleriyle halkla tartışırız bir karar alırız ve o kararı da uygularız. Çünkü biz insan öncelikli çalışan bir kurumuz. Gönül istiyor ki tüm Türkiye’de olsun. İlerlemiş toplumlarda varsa ilerlemiş ülkelerde varsa bizde niye olmasın. Oradaki insansa biz insan değil miyiz? Tesadüfen yaşıyoruz. Trafik kazalarına baktığınız zaman yola çıktığınız anda kazayla karşı karşıyasınız. Böyle bir anlayış olur mu? Böyle bir trafik düzeni olur mu? Böyle bir yasa olur mu? Ben inanıyorum ki Türkiye’de yasalar etkin bir biçimde uygulanmalıdır. Eğer boşluklar varsa da acilen doldurulması gerekiyor. Kimin için? İnsan için. Ne olursa olsun. İnsan hayatı geri gelmez, insan yaşamını geri getiremezsiniz. Kaybedilen yaşamı geri getiremezsiniz. Bu konuda her türlü hassasiyeti göstermek zorundayız. Bu Nilüfer Belediyesi için de böyledir, devlet için de hükümet için de böyle olması gerekiyor.”