Özgür Özel: “Akbaba Gibi Çökmeye Çalıştıkları Garibanın, Yoksulun Bütçesi”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’li belediyelerin hesapların SGK tarafından e-haciz getirilmesi hakkında, “Silkeleme talimatını almışlar, mahsuplaşmaya kapı kapalı. Bir an önce silkelemeye bakıyorlar. Üzerine akbaba gibi çökmeye çalıştıkları para; belediye başkanlarımızın şahsi, belediyenin stoktaki parası değil; yoksula, garibana bu kışın ortasında sahip çıkmak üzere olan sosyal hizmetlerinin bütçesi. İnsanların sıkıntılarına el uzattığımız hesaplara saldırıyorlar. Bu da büyük bir vicdansızlık, büyük bir fırsatçılık. Milletimiz iyiyi de görüyor kötüyü de görüyor” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin “ATAM Çiftliği” adı verilen BAKAP Tarım Kampüsü ve Rekreasyon Alanında gerçekleştirdiği gezinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Genel Başkan Özel, ABD’nin 47’nci Başkanı seçilen Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suriye konusundaki açıklamalarının ve Erdoğan’ın “Suriye başta olmak üzere son dönemde bölgede yaşanan gelişmeler bize Türkiye’nin Türkiye’den daha büyük olduğunu hatırlatmaktadır. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz” şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine şu yanıtı verdi:


“ATATÜRK’E DÜNYANIN HİÇBİR LİDERİ KÜSTAHLIK EDEMEZDİ”

“Türkiye’nin Türkiye’den büyük olduğu, etki alanının çok daha yüksek olduğu, dünyadaki bütün mazlum milletlere tarihi boyunca örnek olduğu, sahip çıktığı bir gerçektir. Bu konuda Atatürk’ün bu topraklarda vermiş olduğu Kurtuluş Savaşı’nın dünyadaki tüm mazlum milletlerin antiemperyalist mücadelelerine ilham olduğu bir gerçektir. Bunların idrak edilmiş olması, ifade ediliyor olmasında hiçbir mahsur görmem, memnuniyet duyarım. Ama Atatürk bu ülkenin ilk cumhurbaşkanıdır ve Atatürk’e dünyanın hiçbir lideri küstahlık etmedi, edemezdi. Bu kabul de edilemezdi, cesaret de edilemezdi. Trump‘ın geçmiş dönemlerde Erdoğan’a ‘Akıllı ol, aptal olma’ diye başlayan ve ‘Yoksa senin ekonomini mahvederim’ diye tehditler içeren, sonra da söylediklerini yapan, istediği rahip Brunson’ı bu yöntemle alan bir süreci hep beraber yaşadık. Bir utanç mektubu var ve bu utanç mektubu, bu ülkenin cumhurbaşkanını güya çok seven onu destekleyen, ona ‘Reis’ diyen, onu yerlere göklere sığdıramayanlar tarafından o zaman yutulmuştu, yutkunulmuştu ve sindirilmişti. Biz o zaman da bunu kabul edilemez bulmuştuk. Şimdi de Trump‘ın bir övgü dizgesi var. Ama tonu aynı ton. Üstten bakıyor, abisiymiş gibi. Adeta sırt sıvazlıyor. Hem övüyor hem de bir yandan belli ortak kelimeler kullanarak da ‘Akıllı olmazsa’ aba altından sopa gösteriyor. İlk mektuptan da utanç duymuştuk, bu açıklamalardan da büyük bir utanç duyuyoruz. Erdoğan’ın sessizliği bu konuda manidar. Çünkü ümit ediyorum ki, o da etrafındaki işte bir takım dalkavuklar gibi bu açıklamadan memnuniyet duyacak kadar şuurunu kaybetmemiştir. Bu açıklama, memnuniyet duyulacak değil ulusal onurumuzu zedeleyecek ifadeler içeriyor. Aynı önceki mektupta olduğu gibi burada da üstten bir dille birtakım övgüler, birtakım hatırlatmalarla ilerliyor. Biz bunu tamamen reddediyoruz. Çağımız demokrasiler çağı ve bu süreçlerde kurumların yıpratılmasına, kuralların terk edilmesine değil; diplomatik kuralların, kurumların işlemesine, kişiler arası ilişkilerin kişisel ilişkiler boyutunda kalmasına, ‘Efendim güçlü lider, ne yapacağı belli olmayan lider Trump’ın’, tırnak içinde söylüyorum, ‘güçlü lider ve ne yapacağı belli olmayan, öngörülemez lider Trump‘ın’ bugünkü güya övgüsüne çok kapılanlar, yarın o kapıldıkları selin kendilerini ve ülkeyi nereye savuracağına da şaşırmasınlar. O yüzden öngörülebilir işler yapmak lazım. Türkiye - Amerika ilişkileri iyi müttefiklik ilişkilerine dayanan, yıllara sari ve çok uzun süre en iyi şekilde devam etmesi gereken ilişkilerdir. O yüzden Trump ağzıyla da AK troller kafasıyla da sürdürülemez” yanıtını verdi.

“GÖZ DİKTİKLERİ, SİZE SAHİP ÇIKAN BELEDİYELERİMİZİN KISITLI BÜTÇELERİDİR”

Özel, “Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, ‘SGK prim borcu olanları açıklayacağım’ demişti. İki aydır açıklanmadı. ABB Başkanı Mansur Yavaş, birçoğunun AK Parti’ye yakın iş insanları olduğunu söyledi. Neler söylersiniz?” şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

“Uzunca bir süredir bunu ifade ediyoruz. Kanun var, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun altı ayda bir açıklaması lazım. Açıklamaya kalktıklarında bizim açımızdan belediyelerimizin isimleri öyle ilk 100’de falan olmaz ama olsa olsa CHP’li, AK Parti’li, DEM’li, İYİ Parti’li belediye isimleri olabilir listenin sonlarına doğru. Bizim tanıdıklarımız burada var. Ama AK Parti’nin tanıdıkları listenin başında. O yüzden listeyi açıklamıyorlar. Ne kadar kayırdıkları müteahhit varsa, ne kadar yandaş müteahhit varsa, ne kadar vergi vermeyen yani o 44 büyük kamu müteahhidinin 37’si, sıfır lira vergi vermiş. Bugün bu ülkede en yoksul, en gariban insanlar vergi veriyor; en zenginler vermiyor. Kırk haramiler vergi vermiyorlar, 40 milyon onlara bakmaya uğraşıyoruz. O yüzden liste açıklansın, kırk haramilerle dolu olacak. O yüzden gizliyorlar. Şunu bir kez daha ifade edelim. SGK‘nın toplam 100 lira alacağı var. Bu alacağın 10 lirası her partiden bütün belediyelere ait. Türkiye’de binin üzerindeki belediyeye ait, bin 300’ün üzerindeki belediyeye ait borç, SGK borcunun yüzde 10’u. Yüzde 90’ı AK Parti’nin çok sevdiği ve semirttiği müteahhitlerine, iş adamlarına, kamu müteahhitlerine ait. Bunları, bu şirketleri açıklamadan belediyelerin üstüne gitmek demek şu demek, ‘Ben hazımsızım, Mansur Yavaş‘ın yaptığı hizmetlerden, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yaptığı hizmetlerle rekabet edemiyorum. Bizim yapmadıklarımızı yaptılar. Şimdi Türkiye’nin yüzde 65’ine ulaştılar. Ekonominin yüzde 80’ine hizmet ediyorlar ve gerçekten bu belediyeciliği bir başka yapıyorlar. Onun için ellerini kollarını bağlayalım’ diyorlar. Göz diktikleri para, sosyal yardımların parasıdır. Bugün Ankara’da bu soğukta yapılan doğal gaz yardımına göz dikmiş durumdalar. Protein desteklerine, ete, süte göz dikmiş durumdalar. Yoksulun her türlü ihtiyacının görülmesine göz dikmiş durumdalar. Üniversite öğrencisine dağıtılan çorbaya, ilkokul öğrencisine verilen kırtasiye desteğine göz dikmiş durumdalar. Başkanlarımız her şeye rağmen bunları sürdürmeye devam ediyor. Gücümüzün son noktasına kadar yoksulların ve bu ağır ekonomik kriz altında ezilen herkesin ve onların evlatlarının yardımına koşmaya devam edeceğiz. Bize engel olamazlar. Ama milletimize de bu katı yürekliliği, bu vicdansızlığı, bu hazımsızlığı şikayet ediyoruz. Göz diktikleri şey, bu zor zamanlarda size sahip çıkan belediyelerimizin kısıtlı bütçeleridir. Zenginlere, kendi ekiplerine, kendi adamlarına, kendi şirketlerine af üstüne af çıkaranlar, burada haciz yapıp da belediyeleri işleyemez hale getirmeye çalışıyorlar. Bunun hesabını millet er ya da geç soracak bunlardan.”

“BU BÜYÜK BİR FIRSATÇILIKTIR”

Özel, son olarak, “Altı belediyeye haciz geldiği bilgisi vardı, bu sayı arttı mı?” sorusuna ise “Şu anda pazartesi günkü altı belediye ile ilgili bilgi var. Ama zaten silkeleme talimatını almışlar, mahsuplaşmaya kapı kapalı. Bir an önce silkelemeye bakıyorlar. O yüzden her an gelebilir. Arkadaşlarımız bu konuda üzerlerine düşen, alabilecekleri tedbirleri alıyorlar. Çünkü o üzerine akbaba gibi çökmeye çalıştıkları para; belediye başkanlarımızın şahsi parası değil, belediyenin stoktaki parası değil; yoksula, garibana bu kışın ortasında sahip çıkmak üzere olan sosyal hizmetlerinin bütçesi. Memur maaşları, işçi maaşları, onlar nasıl ödeniyor, hangi para ödeniyor, hangi para gelince ödeniyor? Herkes zaten bunu biliyor. Bu Sosyal Güvenlik Kurumu’nun saldırdığı o hesaplar. Sosyal yardım yaptığımız ve doğrudan o insanların sıkıntılarına el uzattığımız hesaplara saldırıyorlar. Bu da büyük bir vicdansızlık, büyük bir fırsatçılık. Ama gerekli tedbirleri alıyoruz. Milletimiz iyiyi de görüyor kötüyü de görüyor” yanıtını verdi.