Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Emine Yağmur Zorbozan, son yıllarda popüler kültürde sıklıkla konuşulan bir konu haline gelen narsistik kişilik bozukluğu hakkında açıklamalarda bulundu.
Herkesin narsistik özellikleri var!
Narsistik kişilik bozukluğunun son dönemde popüler ve magazinsel bir hale geldiği dile getiren Dr. dedi.
Herkesin narsistik özelliklerine dikkat etmesi Zorbozan, “Narsisim dediğimiz şey kişinin kendi çıkarlarını ön planda tutarak egosunu beslemesinin bir anlamda psikolojik ismi. Ancak herkesin narsistik özellikleri var. Ancak bir insanın kişilik bozukluğunun koyulaşması için bu narsistik özelliklerin ergenlik döneminden beri olması, bütün işlemlerde, sosyal olarak uygulanmasıde, zamanlı olarak çalıştırılmasını bozması, tekrarlayan kesintileri.” açıklamasını yaptı.
Narsistlerin en önemli özelliği başkalarını kolayca kullanabilmeleri ve empatiyi kolaylaştırmak
Emine Yağmur Zorbozan, "Ancak teşhis koymak psikiyatri hekimlerinin işidir. Narsistik özelliği olmayan insan yok. Narsistik özellikler aslında bizi hayatta olan şeyler. Çünkü kişi önce kendisine faydalı olacak ki sonra geldiğinde, toplanıra, aralıklarla, sağlıklı olabilmesi için." dedi.
Narsistik kişilik bozukluğuna sahip insanların en önemli özelliklerinin ise kendi çıkarları için başkalarını kolayca kullanabilmeleri ve en önemli kişilikleri vermek de empatinin olmayışı için vurgu yapan Zorbozan, “Bir insan narsistik kişilik bozukluğu tanımlama koyabilmek için en kriter bu insanın non-empatik olması. Aynı zamanda sürekli başkaları tarafından kıskanıldıklarını önemli buluyorlar. mümkün.” şeklinde konuştu.
Narsistik kişilik bozukluğunda, içgörü oranı düşük oluyor…
Narsistik kişilik bozukluğunun en temel tedavinin uzun süreli psikoterapilerin genel gidişatını çizen Dr. dedi.
Narsistik kişilik bozukluğu olan kişinin tedavisi genellikle orta yaştakilerin bir araya geldiklerini dile getiren Zorbozan, sayıları şu şekilde özetledi:
"Hayatlarında ciddi anlamda kayıplar olduğu zaman patolojileriyle yüzleşebiliyorlar. İş hayatları, evlilikleri devam etmiyor, çocuklarıyla araları açılmaya başlıyor ve bir şekilde bir kaybolmuşlar yaşıyorlar. O, yaşadıkları için değişmek amacıyla değil de genellikle yas tutmak amaçlı terapilere başvuruyorlar.
Narsistik kişilik bozukluğu, içgörü oranlarının düşük olduğu bir kişilik bozukluğudur. Ancak eğer kişide böyle bir patern sezinlediysek onu incitmeden, tedavi olan bağını koparmadan bir takım ucu yüzleştirmelerle sürece girebiliyoruz. Eğer kişi gerçekte değişmeyi istiyorsa, bütün narsistik özellikler ondan kopamasa da en sonunda çözülmeyi toparlayabiliyorsa, daha uzun süreli sağlıklı sağlıklı yaşam sürdürmesini sağlayabiliyoruz.”