Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Havanın da müsaade ettiği bir Ramazan akşamında, mübarek Ramazan’ın 13’üncü iftarında hep beraberiz. Fethi Başkan’ın 16 yıldır komşularıyla, hemşerileriyle kucaklaştığı bu iftar programına geçen sene Genel Başkan olarak davetliydim ama seçim kampanyasında olduğumuz için icabet edememiştim. Bu yıl Ramazan yaklaştıkça, Fethi Başkan’ın grubumuzda da sevenleri çok, bütün arkadaşlar ‘Fethi Başkan’ın 5 bin kişilik iftarına bu sene mutlaka katılalım’ dediler. Nasip oldu, bugün Yenimahallelilerle birlikte orucumuzu açtık. Allah kabul etsin tuttuğunuz oruçları, Ramazan boyunca yaptığınız ve yapacağınız ibadetleri. Ramazanınız mübarek olsun. Hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi. Özel, şunları söyledi:
“SİYASİ MÜHENDİSLİĞE GİRİŞİLDİ, AMA OLMADI”
“715 bin nüfusuyla Türkiye’de 50 ilden daha büyük bir ilçedeyiz. Kurulduğu günden bugüne 9 kez yerel seçimlerde sandık başına gitti Yenimahalleliler. İkisini Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den, beşini Cumhuriyet Halk Partisi’nden yedi sosyal demokrat belediyeyi kazandı bugüne kadar. Fethi Yaşar Başkanımızın dördüncü dönemindeyiz. Fethi Yaşar 2009’da ilk seçildiğinde bir mucizeyi gerçekleştirmiş ve ‘Kazanılamaz’ denen ilçeyi yüzde 40 oyla kazanmıştı. 2009’dan 2014’e giderken, 2012 yılında siyasi bir mühendisliğe girişildi. Ben o zaman gecenin bir yarısında, gece 01.30-02.00’da Meclis’te bulunan milletvekillerinden biriydim. Mahalleleri buradan aldılar. Çankaya’ya, Etimesgut’a bağlayıp, Fethi Başkan’ın önceki seçimde en yüksek oy aldığı mahalleleri başka yerlere bağlamak suretiyle burayı Fethi Başkan’ın elinden alacaklarını düşündüler. 1,5 yıl geçti. Seçimler geldi, çattı. O çok oy aldığımız mahalleler yoktu ama az oy aldığımız mahalleler de hizmeti ve Başkan’ın yüreğindeki sıcaklığı, onlara nasıl hizmet ettiğini gördü. Bu sefer 2014’te yüzde 51 ile kazandı Fethi Başkan burayı. ‘Bunun üstüne çıkamaz’ dediler. 2019’da yüzde 58 oyla kazandı. Bu sefer de ittifakın olmadığı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ittifakı sandıkta kurduğu bu seçimlerde yüzde 59 rekor oyla Yenimahalle’yi bir kez daha kazandı. Kendisini yürekten kutluyorum. Ekibini kutluyorum, yardımcılarını kutluyorum. Belediye Meclisi’ni kutluyorum. Örgütümüzü kutluyorum. İl Başkanımız ve İlçe Başkanımız burada. Tabii bugün burada Ragıp Tüzün Parkı’ndayız. Çok kişi biliyordur. Bilmeyen genç arkadaşlar vardır. Ragıp Tüzün, Ankara’nın 1940’lardaki Belediye Başkanı. Ankara Başkent, Ankara’da konut stokunda o dönemde sorunlar var. Kiralar yüksek. Orta direğin ev sahibi olması güç. Ragıp Tüzün gidiyor Meclis’e, Cumhuriyet Halk Partisi grubunu ikna ediyor. Bir kanun çıkarıyorlar. Atatürk Orman Çiftliği’nin karşısında buralar, artık düşük ve orta gelir seviyesindekilere konut sağlamak üzere buraya yeni bir mahalle yapıyorlar. O günden bugüne gelişe gelişe Cumhuriyet Halk Partisi’nin emekleriyle. Ama arada Cumhuriyet Halk Partili olmayan belediye başkanları da var. Kim taş taş üstüne koyduysa Allah razı olsun. Ama özellikle de son dört dönemde Fethi Başkan ve ekibinin emekleriyle Yenimahalle, Cumhuriyet Halk Partisi’nin göğsünü kabartan, oturanların yüzünü güldüren ve tüm hizmetlerde insan ayırmadan, seçimi seçimde bırakan yönetim anlayışı ile hepimizin övünç kaynağı bir şekilde yönetiliyor. Biz o dönemlerde 10 yıl taksitle Hazine arazilerini belediyeye devrettiren, oradan 10 yıl taksitle bu Yenimahalle’nin temellerini atan Ragıp Tüzün’ü ve o günden bugüne hizmeti olup, şimdi aramızda olmayan herkesi rahmetle anarak, yaşayanları minnetle anarak bir kez daha Yenimahalle’yi bugünlere getirenlere yürekten teşekkür ediyoruz.”
“ERDOĞAN, CESARET GÖSTERECEKSEN TAM ZAMANI”
“Tabii ben Ramazan’da sert siyasi tartışmalar yapmaktan yana değilim. İlk iftarda Etimesgut’ta bunu söyledim, halen de devam ettiriyorum. Ama maalesef Sayın Erdoğan sertleşmeyi, tartışmayı, Ramazan dememeyi, bayram bilmemeyi, bu sert üslubunu her geçen gün artırarak sürdürüyor. Ama ben kendisine yanıt vermeyeceğim yine. Onu bekliyor gazeteci arkadaşlar. Sadece şunu hatırlatacağım. Ben ona dedim ki ‘Yahu muhalefetin belediye başkanlarını gözaltına alarak, hapse atarak, belediye meclis üyelerini hapse atarak, ana muhalefet partisine kayyum atamaya çalışarak, büyükşehir belediye başkanına siyasi yasak getirmeye, gelecekte kendisine rakip olacak, kendisini şimdiye kadar üç-dört kez yenmiş birinin siyasi hayatını bitirmeye çalışarak, bunu da kamu gücü kullanarak, hakimleri buna alet ederek yapmak cesaret değil. Bir cesaret göstereceksen, Türkiye’de göstereceksen, geçeceksin karşımıza, sandığı getireceksin cesareti öyle göstereceksin.’ ‘Yok, şimdi cesaretimiz yok’ diyorlar, ‘2027’nin Eylül’ünde, Ekim’inde görüşelim’ diyorlar. Milletin dayanacak gücü kalmadı, bıçak kemikte. O yüzden ne kadar erken gelirse sandık, milletin yüzü o kadar erken gülecek. Yok ama bu cesareti burada değil de yurtdışında göstereceksen, şimdi tam zamanı. Ramazan, mübarek günlerdeyiz. Türkiye’nin her zaman yanında olduğu bir dava; Filistin davası. Ta rahmetli Ecevit’in Yaser Arafat ile kol kola girdiği günden beri, ta Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin davasına sahip çıktığı günden beri. Şimdi Amerika seçimlerini Trump kazandı, her gün dünya siyasetinin gündemine bir bomba bırakıyor. Maalesef Filistin için ‘Gazze güzelmiş, orası sahil şeridi. Biz bu Filistinlileri etraftaki ülkelere yollayalım. Oraya da güzel yazlıklar, oteller yapalım. Orayı turizmde işletelim’... Ya sen dünyanın sahibi misin? Orası Filistin. Orası kutsal topraklar. Orada 1967 sınırlarında Doğu Kudüs’ün başkent olduğu, iki devletli bir yapı ile ilgili Birleşmiş Milletler kararı var. Dünyayı tanımıyor. ‘Oraya gideceğim’ diyor. Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier buna tepki gösterdi, yanında Sayın Erdoğan vardı, gıkını çıkarmadı. Ben dün dedim ki, ‘Bir cesaret göstereceksen şu Trump’a karşı bir şey söyle. Filistin, Filistinlilerindir. Filistin’e dokundurtmayız de’ dedim. Bugün çıkmış, onu bunu söyledi. Diyor ki, ‘Ben zamanında Netanyahu’ya ne söyledim?’ Ya ben sen zamanında Netanyahu’ya ‘One minute demedin’ demiyorum ki. O işlerin üstünden geçti, şimdi Trump ‘tehcir’ diyor. ‘Filistinlileri süreceğim buradan’ diyor, ‘Başka ülkelere yerleştireceğim’ diyor. ‘İnsanlık suçu işleyeceğim’ diyor. Sen dönüyorsun ‘Efendim ben Netanyahu’ya şunu söyledim.’ Bir de tutmuş diyor ki, ‘Efendim Özgür Özel Hamas’ı terör yapıyor diye söylüyordu’ diyor. Erdoğan’a şunu hatırlatalım. 1-7 Ekim gecesi Hamas, çatışma ortamı olmadığı o günlerde balonlara, zeplinlere bomba koyup sivillerin üzerine yolladı. Biz o gün ‘Bu terör eylemidir’ dedik. Ama 8 Ekim günü bir başladı İsrail, bu provokasyon dedikleri şeyi araçsallaştırıp iki sene boyunca orada soykırım yaptı. 30 bini çocuk 50 bin kişiyi öldürdü. Her fırsatta Filistin’in yanında olduk. Sosyalist Enternasyonel‘de dilimiz döndüğünce tüm liderlere anlattık. Avrupa Sosyal Demokrat partileri ile daha geçen hafta bu konuları konuştuk. Dönüyor dolaşıyor ‘Efendim vaktiyle öyle.’ O gece sivillere yapılan iş de terördü, iki senedir Filistinlilere yapılan da devlet terörüdür. Terör kimden gelirse kınıyoruz ve karşısındayız.”
“KATLİAMLARA TÜRKİYE’NİN SESSİZ KALMAMASI GEREK”
“Diğer yandan burada iftarı da birlikte yapıyoruz, Muharrem Orucu da birlikte tutuluyor, aşureler de birlikte kaynıyor. Cumhuriyet Halk Partisi ve Yenimahalle, Türkiye hepimiz Alevisiyle Sünnisiyle birlikteyiz. Ama Lazkiye‘de Alevi canlara karşı büyük bir saldırı var. Binlerce kişi hayatını kaybetti. Konuya hassasiyetimizi ilk günden itibaren söylüyoruz. 15 milletvekilimizle Hatay’da olduk ve Arap Alevilerin hakkının, hukukunun, can güvenliğinin sağlanması için cansiperane gayret gösteriyoruz. Şimdi tutuyor Netanyahu’nun oradaki bir terör eylemini ‘provokasyon’ diye nitelendirip iki yıl boyunca yapılanları meşrulaştırmaya çalışması gibi, dönüyorlar dolaşıyorlar ‘Esad artığı’ dedikleri Esad’dan kalma askerse, provokasyon yapıyorsa ki teravihden çıkan insanlara saldırdılar onu da kınadık, kınıyoruz. Ama bunu bahane edip de hiç suçsuz, günahsız sivillerin canının alınmasına, saldırılmasına, sivil kayıplarına tahammülümüz yok. Lütfen kimse bir başka şeyi, provokasyon olur mu, olur. Ama bunu bahane edip de bu katliamlara karşı Türkiye’nin sessiz kalmaması gerekiyor. Bu konuda bugün Dış Politika Danışma Kurulumuzda partimizin önceki genel başkanlarının, partimizde görev yapmış önceki genel başkan yardımcılarının, büyükelçilerimizin, şimdiki görevde olanların, önceki görevde olanların katkılarıyla birlikte çok önemli bir toplantı yaptık. Çağrılarımızı yineledi. Bundan sonra da yinelemeye devam ediyoruz. Ve bir şey söylüyoruz bu iftar akşamında. Bizim bağlı olduğumuz ilke şudur, 100 yıldır değişmez. Yurtta barış, dünyada barış. Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundayız.”
“SOSYAL YARDIMDA SONDAN İKİNCİLİĞE GERİLEDİK”
“Maalesef biz hep en önde olsun isteriz ülkemiz. Ancak ülkede 20 milyon kişi şu anda sosyal yardım alıyor. Dört kişiden biri sosyal yardıma muhtaç halde. Ama 2019’da OECD ülkelerinde sosyal yardımlarda sondan beşinci iken, şimdi sondan ikinciliğe geriledik. Maalesef Kosta Rika, Şili gibi ülkeler bile bizi geçti. Bakın bizim sosyal yardıma ayırdığımız para, 2019 yılında yüzde 12’ydi, gayri safi milli hasılanın. Şimdi yüzde 10’a düştü. Bu rakam Avusturya’da yüzde 32, Finlandiya’da yüzde 31, Fransa’da yüzde 30.6, Almanya’da yüzde 28. Almanya gibi dev bir ekonomi, kimse geride kalmasın diye, kimse yoksulluk çekmesin diye, iş bulamıyorsa işsizlik parasını yeterince alsın diye, kimsenin çocuğuna bez alma, mama alma, ilaç almada zorluğu olmasın diye o devasa Almanya’ya ekonomisi yüzde 28’ini sosyal yardımlara veriyor. Ama kira yardımı yapıyor, ama nakit yardımı yapıyor, ama başka yöntemlerle vatandaşına sahip çıkıyor. Biz yüzde 12’den yüzde 10’a geriledik. Kendi küçük bütçemize rağmen.”
“İKRAMİYE 33 KİLO HURMA ALIYORDU, 6 KİLOYA GERİLEDİ”
“Burada emekliler var mı? Bir göreyim emeklileri. Emekli olmayan yok. Bayram ikramiyesini bekliyordu. Bu bayram ikramiyesini hatırlayalım. 2015’te Cumhuriyet Halk Partisi önerdi, 2015’te önce 7 Haziran‘da ‘Veremezsiniz’ dediler. 1 Kasım’da yani 7 Haziran seçimini kaybedince ‘Biz de vereceğiz’ dediler. Biz ‘Bir asgari ücret’ diyorduk, o zaman bin 450 liraydı herhalde asgari ücret. Bin lira verdiler, biz itiraz ettik. ‘Bir asgari ücret kadar olacak’ dedik. ‘Bu kadar’ dediler. O gün verdikleri para asgari ücretin yüzde 62’siymiş. Yani bugünkü hesaba vurursak 13 bin 700 lira değerindeymiş. Bugün emekli bayram ikramiyesini 4 bin lira yaptılar. Ve Erdoğan’a ‘Biraz daha artıramaz mısın?’ diyene, ‘Daha ne artıracağız, neyine yetmiyor?’ dedi. Oysa bugün bu 4 bin lira asgari ücretin yüzde 18’i. İlk verildiğinde CHP ‘Yüzde yüzünü verelim’ dedi, bunlar yüzde 62’sini vermişlerdi, yüzde 18’e gerilemiş. Buradan dün söyledim, ilk verildiğinde bin lira 24 kilo dana kıyma alıyordu. Şimdi 4 bin lira alıyor 5 kilo dana kıyma. 24 kilo dana kıyma alan bayram ikramiyesinden, 5 kilo dana kıyma alan bayram ikramiyesine geriledi emekliler. Burada ilk kez yaptığımız hesabı söyleyeyim. Bin lira, ilk verildiği 2018’de 33 kilo hurma alıyormuş. Şimdi 4 bin lira, 6 kilo hurma alıyor. 33 kilo hurma alan ikramiyeden, 6 kilo hurma alan ikramiyeye gerilettiler.”
“NEREDE 15 BİN 400 DOLAR, NEREDE EMEKLİNİN 4 BİN 750 DOLARI?”
“Ve büyük bir gelir adaletsizliği var. İktidar 15 bin 400 dolarlık milli gelirle övünüyor. Dolar düşük tutulunca ona bağlı olarak biraz milli gelir arttı. ‘Türkiye’de hepimizin gelir ortalaması 15 bin 400 dolar’ diyor, 4 milyon emekliye verdiği en düşük emekli aylığı 4 bin 750 dolar. Nerede 15 bin 400 dolar, nerede 4 bin 750 dolar? Diğer büyük haksızlık da 100 lira vergi alıyorlar, 66 lirasını bunun herkesin ödediği dolaylı vergiden alıyorlar. Dolaylı vergi dünyanın en adaletsiz vergisi. Karşıdaki mandıraya fabrikatör giriyor, arkasından fabrikanın bekçisi giriyor. Fabrikatör de peynir aldığında aynı vergiyi veriyor, sucuk aldığında aynı vergiyi veriyor. Kapıda çalışan bekçi de aynı vergiyi veriyor. Karşıdaki benzin istasyonuna dünyanın en pahalı cipi ile giriyor adam, ‘Doldur mazotu’ diyor, aynı vergiyi veriyor. Külüstür 1986 model Massey Ferguson traktörle giriyor çiftçi, o da mazota aynı vergiyi veriyor. Vergilerin yüzde 66’sı zengin fakir ayırmayan, en adaletsiz vergi türü olan, sizin elektrik parası öderken, su faturası öderken, markette alışveriş yaparken ya da çocuğunuzun okuldaki harcamalarına para öderken ödediğiniz vergi türü. Herkese eşit. Sonra geri kalan yüzde 20 maaşlarımızdan kesiliyor, ele değmeden. Etti mi sana yüzde 86. Geriye yüzde 14 kalıyor. Kurumlar Vergisi’nden alınan vergi. Yani zengin şirketlerin, patronların, holdinglerin verdiği vergi yüzde 14. Yani bu o kadar adaletsiz bir sistem ki, alması gerekenden değil almaması gerekenden vergi alan bir sistem var. Bunun için de biz buna sonuna kadar itiraz ediyoruz.”
“BEN ONLARIN DEĞİL SİZİN SESİNİZİ DUYUYORUM”
“Ramazan ayı, adalet ayıdır. Tokun açın halinden anladığı aydır. Ama maalesef ülkeyi yöneten toklar, ülkede oy aldıkları, aç bıraktıkları insanın halinden anlamıyorlar. Benim Ramazan’da diyeceğim bundan ibaret. Küfür duyuyorum, cevap vermiyorum. Hakaret işitiyorum cevap vermiyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, ben onların değil sizin sesinizi duyuyorum. Yenimahallelinin sesini duyuyorum. 31 Mart‘ta olduğu gibi şimdi de bir büyük zafer kazanmanın yolu, memleketin gerçek sorunlarını konuşmakta. Bu memleketin açlık sorunu var, yoksulluk sorunu var, işsizlik sorunu var. Bu memleketin gerçek sorunlarını konuşuyoruz. Bunun için de bir yola çıktık. Başka şeyler konuşulsun isteyene karşı, seçim sandığını istiyoruz. Adayımızı belirlemek için 23 Mart’ta ön seçimimizi de yapıyoruz. Bütün Yenimahallelileri de 23 Mart’taki seçim bayramına, demokrasi bayramını, demokrasi şölenine davet ediyorum. Hepinizi çok seviyoruz, başkanınızı çok seviyoruz. Yenimahalle’ye sahip çıkmaya, Fethi Başkan’a sahip çıkmaya, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, baba ocağına sahip çıkmaya devam edin. Sağ olun, var olun.”